29 Aralık 2011 Perşembe

ANNEM


Sevgili blog sayfası okuyucularım,
Sizlerle bugün beni çok duygulandıran bir hikaye paylaşmak istiyorum. Anneme ve tüm annelere sevgi ve saygılarımla.


''Annemin sadece bir gözü vardı. Öteki gözü çukurdu, yani yeri boştu.Ondan nefret ediyordum. Çünkü bu durum beni arkadaşlarımın arasında utandırıyordu.
Babam, ben daha küçükken bir kazada öldüğünden, ailemizi geçindirmek de anneme kalmıştı. Bunun için okulda aşçılık yapıyordu.
İlk okulda iken bir gün annem bana “merhaba” demeye gelmişti. Sanki, yerin dibine geçmiştim. Bunu bana nasıl yapabilirdi.?
Onu görmezden geldim, ona nefretle bakarak oradan kaçtım..
Ertesi gün sınıfta bir arkadaşım bana, “..Senin annenin sadece bir gözü var. Diğeri ne biçim.!” Dedi. Diğerleri de gülüşüyorlardı.
O anda yerin dibine girmek ve de annemin ortadan kaybolmasını istedim.
Bu yüzden, o gün onunla karşılaşınca dedim ki:
-“Beni gülünç duruma düşüreceğine, ölsen daha iyi!..”
Annem karşılık vermedi. Sadece, tek gözüyle bana biraz baktı ve uzaklaştı gitti...
Dediklerim hakkında bir saniye bile düşünmemiştim, çünkü çok kızmıştım. Onun duyguları beni hiç ilgilendirmiyordu. Onu evde istemiyordum ama ev onun üzerineydi..
Çok çalıştım, kendime yeter oldum, sonunda Singapur’a okumaya gittim.
Bir süre sonra da evlendim. Birikimime borç ekleyerek kendime bir ev aldım.
Daha sonra çocuklarım oldu ve hayatımdan memnundum. Annemi unutmuştum..
Bir gün annem bizi ziyarete gelmişti. Öyle ya, kaç yıldır beni görmemişti.
Kapıya gelince, çocuklarım tek gözlü birini görünce birden korktular, sonrada güldüler.
“Babaanneniz” diyemedim. İçeri girince ilk fırsatta ona:
-“Evime gelip çocuklarımı nasıl korkutabilirsin.? Buradan hemen git.!” Dedim.
Bu çıkışıma annem kısık bir sesle:
-“Kusura bakmayın, ben yanlış adrese geldim galiba.!” Dedi ve çıktı-gitti...
Aradan yine uzun bir zaman geçmişti.
Bir gün “mezunlar toplantısı” için okulumdan bir mektup aldım.
Karıma; “..iş seyahatine gidiyorum” diye bahane uydurdum.
Mezunlar toplantısından sonra, birden aklıma düştü.‘Sadece meraktan’ eski evime gittim.
Eski komşularımıza sorduğumda, “annemin öldüğünü” söylediler.
Önce biraz sevinç duyar gibi oldum ama içimde bir burukluk ve sızı hissettim.
Ben şaşkınca beklerken, “bana verilsin diye annemin bir mektup bıraktığını” söylediler.
Açtım ve okumaya başladım:
-En sevgili oğlum... Her zaman seni düşündüm.
Singapur’a gelip çocuklarını korkuttuğum için üzüldüm..
Mezunlar gününde geleceksin diye çok sevindim ve bekledim.
Ama; “seni görmek için yataktan kalkabilir miyim” diye çok düşündüm..
Seni büyütürken, ‘tek gözümle’ sürekli bir utanç kaynağı olduğum için de üzgünüm..
Biliyor musun biricik oğlum..?
Sen küçücükken, babanla birlikte bir kaza geçirmiştin. Baban öldü fakat sen, bir gözünü kaybetmiştin.
Bir anne olarak, senin tek bir gözle büyümene dayanamazdım..
Bu yüzden, babandan kalan tarlayı satarak, ameliyat masraflarına yatırdım.
İşte, şimdi o yeri boş olan gözüm var ya, onu sana vermiştim. Nakil çok başarılı geçmişti, hiç fark edilmiyordu.
“O gözle, biricik oğlum görüyor ya...” diye çok mutlu oluyordum. Ana yüreği ya oğul, sana “sen benim gözümle görüyorsun” diyemedim..
Başarılarından dolayı seninle o kadar gurur duyuyordum ki, bu bana yetiyordu.
Her şeye rağmen, sen benim oğlumsun.. Bütün sevgilerimle.. Annen.
Ben bu mektubu ayaküstü sessizce okurken, etrafımda toplanan komşularım gözlerini silerek, tek tek uzaklaşıyorlardı. Ortada öylece yalnız kala kaldım..''

Ben seni seviyorum annecim

26 Aralık 2011 Pazartesi

ADAM DEDİĞİN



. "Adam dediğin"
Seni elinin tersiyle değil avucunun içiyle kavrayacak. Bileceksin ki emin ellerdeyim, başkası tutamaz elimi böyle.
Rahat olacaksın yanında, çok konuşmayacak, beynini didiklemeyecek.
İnce olacak; seni senin kadar düşünecek. Sen onu merak ettiğinde kendisine hesap soruluyor havalarına girmeyecek. Senin inceliğine karşı umursamaz sözler sarf etmeyecek.
Adam dediğin cesur olacak! Baktımı şöyle karşıdan, için titreyecek için. Ayaklarında bir dermansızlık, seni alıııp götürecek.
Adam dediğin; Sana ihtiyacım var demeyi bilecek. Seviyorsa seviyorum var mı, diyebilecek. Korkmayacak ne aşksızlıktan ne parasızlıktan ne senden ne başkasından… Öyle sümüklü böcek gibi yapışmayan cinsten, kalabalıklarda gözlerini senin üzerinden ayırmayan. Tamam sigaranı O yakacak, kapıyı sana O açacak, şarabı senin için ilk O tadacak, kibar olacak kısaca asla yapışık ikiz değil. Oturup kalkmasını, kültür yapmasını, iki maç anlatmasını, ekonomiyi, siyaseti bilecek… Arada sırada dokunmayacak sana.Merak edeceksin merak, öyle lök diye burnunun dibinde bitivermeyecek. İnsanın iyi hali var kötü hali var,
Adam dediğin, güdümlü değil eğitimli olacak. Okuduğunu anlayacak, bilmediğine bilmiyorum diyebilecek, sallamayacak..Lügatında -haklısın-doğru-evet-gidelim-yapalım-merak etme-sen üzülme- olacak. -üzgünüm-yorgunum-belki-yarın-olmaz olmayacaaaaak.!
Adam dediğin öküz olmayacak ama hiçbir treni de kaçırmayacak. Geç kalmayacak, zamanından öncede yola düşmeyecek, program delisi değil, tam karar verecek..
Adam olacak adam… Odun gibi çıtır çıtır değil, kömür gibi için için yanacak içinde ve arkasını dönüp uyumayacak seksüel zevkleri bitince. Şefkat olacak adam dediğin anlıyor musun?
Gönlünü almasını, sinirini çözmesini, seni memnun etmesini bilecek. Yan gözle şöyle bir süzmesiyle için eriyecek… ‘Kırıldım, yamuldum, küstüm, konuşmam’ demekle olmaz. Neyse sorun çözecek, ertelemeyecek.
Oynamayacak öyle artist gibi, kıkırdamayacak kadın gibi, kocaman kahkahalar savuracak etrafa kendinden emin, nerede gülünür, nerede yas tutulur bilecek…
Koyacak rakıyı balığın yanına kırdımı birde soğan yanına, şarkılar söyleyecek neşelisinden, kederlisinden . Yanında yabancı gibi değil, ben bu adamın ciğerini bilirim bakışlarıyla dolaşacaksın.
İnsanları kırmadan da hataların onarılabileceğini öğretebilecek. Öyle hemen yorulmayacak, sızmayacak ve hiç başı ağrımayacak. Dişleri, tırnakları, burnu ve saçları temiz olacak.Adam adam kokacak, parfümlü züppe değil. Kudurmadan eğlenmeyi bilecek, kudurtmadan dize getirmeyi bildiği gibi.Çok şişman, çok zayıf, çok uzun, çok kısa, çok yakışıklı, çok sıradan, çok titiz, çok mükemmeliyetçi, çok kaba, çok kıskanç, çok bayağı olmayacak. Normal ama aykırı olacak. Sıkmadan sıkıştıracak, baymadan bayıltacak, ezmeyecek ruhunu anlıyor musun? Sarsacak ama, sarsıntın depresyondan olmayacak…
Demem o ki; adam adam olacak, adam gibi adam dedikleri…

KIRIK BARDAK